18 Mayıs 2014 Pazar

O.

 -Birini düşünürsün,aklında hep aynı kişi. Nedenini bilmediğin,farklı farklı hayaller kurarsın.-


   Her şeyi bir yana bırakmıştı. Sadece yaşamın akışına bıraktı kendini ve öyle devam etmesi için tanrıya yalvarıyordu. Monoton hayatına çok alışmıştı ama böyle devam etmeyeceğini de biliyordu. Ama bu şekilde devam etmesini sorgulamıyordu,halinden memnundu.
   

   Fantastik düşünceler ve hayaller yerini dört duvar arasındaki sıkı çalışma temposuna bırakmıştı. Hiçbir şey düşünmenden sadece çalışmak ve yine çalışmak istiyordu. Ama onun aklını çelen bir düşünce yapısı vardı. Aşkın zamanı yoktu,bunu oda çok iyi biliyordu. Romanlarla geçen otobüs yolculukları,hissiz olma duygusu artık sıkıcı gelmeye başladı. Ve işte bunlar yine aklını çelmişken o çıktı karşısına. Ama yok böyle bir duygu. Adeta cin çarpmışa döndü. Hani insanlar ilk gördüğü kişi karşısında fikir yürütürler ya onun için bu kız,tamda hep hayalini kurduğu kişiydi. Herkesten farklı bi' tarzı olduğunu hemen karşısındaki insana hissettiriyordu. Evet artık kesinleşti,aşık olmuştu. Ya da takıntı haline geldi demek daha mantıklı olur. 24 saatin 25ni onu düşünerek geçiriyordu ve artık takıntı hali nirvanaya ulaşmıştı. Bu kötü bir şey gibi görünse de onun için muazzam olaydı. Artık dünya nüfusu tek bir kişiye indi. Kız ve o. Her gece yatmadan önce onunla beraber neler yapabileceklerini düşündü,düşünmeyi geçti adeta YAŞADI. Ama bunları sadece içinde yaşıyordu,kızın hiçbir şeyden haberi yoktu. Neden olsun ki ? O bundan gayet mutluydu,çünkü onu tanıdıktan sonra bu hayallerin ne kadarının gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda hep bir korkaklık vardı.

   O'da iyi biliyor ki bu kız* hayatını değiştirebilecek tek şans. Ve son bir kez ve daha güçlü sesle ;


   -YAŞASIN PLATONİK AŞKLARIN ONURLU MÜCADELESİ!