18 Ocak 2015 Pazar

fütursuzca.



       İnsanları anlamak ve yorumlamak gerçekten çok zor. Bazen diyorum ki -bu adam şu zamana kadar nasıl yaşamış?- gün geliyor o adamın farklı 'iğrenç' vasıflarını falan görüyorum,yani adam boş. Gerçekten oturup insanların hareketlerini ya da yaşam tarzlarını izlediniz mi ? -ben izledim.- Tavsiye etmem çünkü sevdiğiniz kişilerden bile çok çabuk vazgeçebiliyorsunuz.


       Bazı insanlar benim görüşüme göre istediği kadar kuul olabilir,karizmatik olabilir hatta çok zengin olabilir. Ama düşünceleri,yaşadıkları,hayalleri belli bir çıta üzerine geçemiyorsa bu kadar özelliğinin olması hiçbir şey katmıyor. Bazen körü-körüne aşk yaşayabiliyoruz.sevebiliyoruz. ya da onunla hayal kurabiliyoruz. Eğer bunu hiç yaşamadıysan veya hayal bile kurmadıysan hep kaybeden taraftasındır. Bir insanla 'flört' etmesinin tek sebebi onunla sevişmek olan kişiler var. Bari biraz öküz olma işe hayal gücünü kat. Belirli kalıplar dışına çıkamadan hayal falan kuruyor izlediğim insanlar,ya arkadaş bi' insanın hayalleri hep mi aynı çerçeve içinde olur ? Sadece günü kurtarmak için kurulmuş vasat hayaller. -baya baya mutlu oluyorlar bu şekilde oda en ilginci-

      Artık egolarınızdan kurtulma zamanınız gelmedi mi arkadaşlar ? Egolarınız yüzünden robot gibi oldunuz,moron gibi geziyorsunuz ama soran olursa -en muazzam kişi sizsinizdir.- 


    -tesadüfler,domino taşları gibi art arda dizilir.devrilmesi için bir bakış,bir söz,bir öpücük yeterlidir.işte bu yüzden her aşık Tanrı'ya biraz müteşekkirdir.-

18 Mayıs 2014 Pazar

O.

 -Birini düşünürsün,aklında hep aynı kişi. Nedenini bilmediğin,farklı farklı hayaller kurarsın.-


   Her şeyi bir yana bırakmıştı. Sadece yaşamın akışına bıraktı kendini ve öyle devam etmesi için tanrıya yalvarıyordu. Monoton hayatına çok alışmıştı ama böyle devam etmeyeceğini de biliyordu. Ama bu şekilde devam etmesini sorgulamıyordu,halinden memnundu.
   

   Fantastik düşünceler ve hayaller yerini dört duvar arasındaki sıkı çalışma temposuna bırakmıştı. Hiçbir şey düşünmenden sadece çalışmak ve yine çalışmak istiyordu. Ama onun aklını çelen bir düşünce yapısı vardı. Aşkın zamanı yoktu,bunu oda çok iyi biliyordu. Romanlarla geçen otobüs yolculukları,hissiz olma duygusu artık sıkıcı gelmeye başladı. Ve işte bunlar yine aklını çelmişken o çıktı karşısına. Ama yok böyle bir duygu. Adeta cin çarpmışa döndü. Hani insanlar ilk gördüğü kişi karşısında fikir yürütürler ya onun için bu kız,tamda hep hayalini kurduğu kişiydi. Herkesten farklı bi' tarzı olduğunu hemen karşısındaki insana hissettiriyordu. Evet artık kesinleşti,aşık olmuştu. Ya da takıntı haline geldi demek daha mantıklı olur. 24 saatin 25ni onu düşünerek geçiriyordu ve artık takıntı hali nirvanaya ulaşmıştı. Bu kötü bir şey gibi görünse de onun için muazzam olaydı. Artık dünya nüfusu tek bir kişiye indi. Kız ve o. Her gece yatmadan önce onunla beraber neler yapabileceklerini düşündü,düşünmeyi geçti adeta YAŞADI. Ama bunları sadece içinde yaşıyordu,kızın hiçbir şeyden haberi yoktu. Neden olsun ki ? O bundan gayet mutluydu,çünkü onu tanıdıktan sonra bu hayallerin ne kadarının gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda hep bir korkaklık vardı.

   O'da iyi biliyor ki bu kız* hayatını değiştirebilecek tek şans. Ve son bir kez ve daha güçlü sesle ;


   -YAŞASIN PLATONİK AŞKLARIN ONURLU MÜCADELESİ! 



23 Nisan 2014 Çarşamba

otobüs

En büyük aşkların meskenidir;
-otobüsler.



  Normal bir insanın ortalama 3 saati otobüste geçiyor. Artık bazı kişiler için otobüs ev gibi yuva gibi bir şey oldu:). Her gün farklı birine aşık olmak,ya da kesişmek nedir biz otobüslerde öğrendik. -Ah ulan keşke şu kıza açılsaydım- dediğimiz çok olmuş,ama çok nadir kişiler haricinde kimse bunu cesaret edememiştir.

  Otobüs aşkı öyle bir şey ki,hayatta en zevk aldığım işlerden birisi. Otobüs aşklarınızı düşünün,sonra o yarım saat içinde neler yaşadığınızı. Önce,ilk göz göze gelme olayı ile başlar. Sonra hafif kesişmeler,göz kaçırmalar olur. -bu arada karşındakinin tüm özelliklerini baştan aşağı süzersin. Nasıl giyinmiş,elleri güzel mi,bakımlı mı,(telefon ile konuşuyorsa) konuşması vs. daha bir sürü şey. Aklımızda canlandırdığımız kişilik ile ilgili hayaller kurarız,ama öyle basit hayaller değildir bunlar orijinal ve samimidir. Zaten normal aşklarda böyle olmaz mı;tüm vaktiniz hayal kurmak ile geçer. Her anı,her saniyeyi önce zihninde yaşarsın. Beğenmediğin yerlerini bir çırpıda karalarsın,çünkü hayaller daima mutlu devam etmeli ya da olumlu olaylar gerçekleşmeli. Neyse konumuza dönelim. Kıza artık çok alışmışsın-dır ve ona bakmadığın zaman onu aldatırmış-sın gibi hissedersin. O cesaret bi' gelse neler yapalirsin,tahmin bile edilemez. Kızla artık sürekli bakışıyorsun-dur. Sonra an gelir ve kız otobüsten iner. Baka kalırsın,tüm hayaller suya düşer. Her gün bir başlangıç ve bitiş içeriyorken , her anımızda terk edilmeler varken, hislerimiz de zamanla kaybolmaya yüz tutmuşken, ayrılıklar bu kadar koymamalı.

  Kendi kendine kalırsın öyle. Herkes aynı yaşantısına devam eder ve senin bu yaşadıkların sadece yarım saatlik acı ile kalakalır. Hayatta hep böyle değil mi zaten,senin hayallerin başkalarının gerçekleri olabiliyor,ve asıl bize koyan da bu oluyor.

<otobüslerde görüşmek üzere>      @arifcanka

15 Nisan 2014 Salı

eylem.



  -Bu hayatta ki en güzel ve en anlamlı eylem sarılmaktır.


    İnsanların birbirlerine söyleyemedikleri o kadar çok şey* var ki,o ağızdan laflar birer birer dökülmeye başlasa tüm acı son bulacak. Ama olmuyor işte,nedeni belirsiz kuşkulardan veya güvensizlikten dolayı karşındakine duygularını açamıyorsun.

   Düşünsenize,ileride çoook ileride insanların düşüncelerini okuyabileceğimiz aletler geliştirilebileceğini. Sadece bir kere olsun düşünün. Sanırım şu an hepinizin aklında bir sürü insan vardır -lan acaba böyle bir şey olsa X benim hakkımda ne düşünüyor,Y beni beğeniyor mu- gibi hayallere dalmışız-dır. Düşünceler çok önemli arkadaşlar. Bir insanın ne kadar kaliteli bir yaşamı olduğunu kurduğu cümlelerden ya da hayal ettiği şeyler* anlayabiliriz. Hayal kurup,bunun hakkında düşüncelere dalıyorsa bu insan artık bazı kavramları aşmıştır kendince. Sarılmakta bir eylemdir. Her gece yatmadan önce bunun hayalini -yaşarsın-. İstemsiz olan kurgular bunlar.Yanlış anlaşılmasın bu cümle sadece sevdiği için hayal kuran kişi,aşıktır.

  Sevdiğin,-çok sevdiğin- birine doyasıya sarılmak .......................... -tarif edilemeyen bir şeydir bana göre-. Kimi farklı düşünebilir ama;sarıldığında zaman durur. İnsanlar hareket etmez,nefes bile almazsın rahatsız etmemek için. Sevdiğin kişinin yanına gidene kadar aklında bin tane tilki şeyaapar. Ama o sarıldığınız an her şey orada biter,bitmek zorunda.

  Siz,siz olun karşınızdakine hep ilk siz sarılın. O muazzam tutkuyu bir kere değil,her defasında yaşayın. Ve kadınlara şiir gibi davranın. İncitmeyin onları..



                  Artık ruhumuzu uyutacak bir masal kalmadı…

                 Ama belki sabah olur.
                                                                 | Tarık Tufan

8 Nisan 2014 Salı

fedakarlıklar.

  
  
  Neden hep en büyük fedakarlıkları yapan insanlar kaybeder ? Artık alışılmış bi' sorun haline geldi bu olay. Fedakarlık yapıyorsan hakkını da almalısın be kardeşim. Hep yüz üstü kalmak neden ? Çok büyük hatalar yapıyor insan,farkında bile olmadan..

 Karşılık beklemeden seversin,onun için her şeyi yapmaya göze almışsındır ama aynı tepkileri karşındakinden alamazsın.. Fedakarlık yapan insan salak mı acaba düşündürüyor insana. Fedakarlık sadece sözlük anlamı ile değil yapılanlar ile anılmalıdır bana göre. Seversin,çok seversin. Kıskanırsın,yanında gördüğün her erkek için kin tutarsın. Takip edersin,nerede ne yapmış,kimlerle takılmış,ne yemiş,ne içmiş,hangi ruh halinde. Kendine yakın görürsün,tüm içtenliğin ile ona bir şeyler kanıtlamaya çalışırsın. En önemlisi hayaller kurarsın,en büyük hayal portresine onu yerleştirirsin,bir sürü plan yaparsın,ona hayaller ile mutlu olursun be arkadaş. İşte en çok koyan şey bu insana. Bir anda tüm hayallerinin yıkılması,parçalanması. Ama kimsenin bu fedakarlıktan haberi yoktur. Sen kendi içinde yaşayıp,kendi kendine mutlu ve ya üzgün olursun. Herkes hayatına devam eder,sen ise onun devam eden hayatını sadece 'izlersin'. Onunla geçirdiğin vakitler çok değerlidir,çünkü bir daha böyle güzel anıların olmayacağını biliyorsundur ve o ana hep neşe ile bakar,üzerine -ulan keşke bunu da yapsaydık- dediğin bile olur. Bunca güzel ekşınlar varken neden yan yana değiliz? Yaptığımız(yaşadığımız) bunca şey boşa mıydı ?

  Hayatta bunun gibi acılar çok nadirdir ve yanınızda olan insanlar ile güzel vakit geçirmeyi sakın unutmayın,bu karanlıkta o anları yaşayamayan çok insan var..




                                        İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
                                        Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
                                        Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
                                        Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
                                        Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
                                        Bu evleri atla bu evleri de bunları  da
                                        Göğe bakalım.. -turgutuyar

4 Nisan 2014 Cuma

içimizde ki sorun.


 Neden fiziksel görünüşler insanların tüm yaşamlarını etkiliyor ?

  Kişi,dünyaya tarif verilerek gelmiyor. Nasıl saçları olması gerektiğini,fiziği,ten rengi,göz rengi ve daha bir sürü olay. Bunları isteme lüksümüz olsa keşke. Her şeyi düşünen tanrı keşke böyle bir şeyi de düşünseydi de bu kadar insan mahvol-masaydı. Çok güzel olmak ya da çok çirkin olmak insanda ne değiştirebilir ki diye düşünmeden edemiyorum. Ya, tabii ki çok önemli bir şey fiziksel görünüş ama karşınızda ki insanın ne düşündüğü sizi hiç ilgilendirmiyor mu ? Bir kez olsun onları dinleseler ya da şans verseler ne olur ? Kaliteleri mi düşer yoksa vicdanlarına mı yediremezler ?

  En kötüsü de o fiziksel ayrımlar yüzünden kişinin alay konusu olmasıdır bana göre. Bu hakkı sana kim verdi ki karşında ki insanın zaafları ile alay edebiliyorsun bre kahpenin oğlu. Kimse mükemmel değil ama bazılarımızın yüzüne tanrı daha az bakmıştır belki. Ya da anne karnında tanrıya ters bir şeyler yapmıştır(!) bu yüzdendir her şey. Size göre çok küçük bir olaydır alay etmek,ama alay edilen kişi için öyle değildir. Düşünsenize toplum içerisinde herkes sizinle dalga geçiyor.. Bunlar olmamalı artık insanlarımız biraz da olsa bilinçlenmeli. Karşılaştığım bir olay hakkında böyle bir şey yazma gereği duyduğum içi gerçekten çok üzgünüm ama o kişinin yaşadığı olayı bir daha kimse yaşamasa daha güzel bir yer olmaz mı bu dünya ?

 -En müthiş aşk;karşındaki kişinin düşüncelerine aşık olmaktır. O düşünceler seni mutlu edecek ya da üzecek,bir kere olsun karşı cinsten birinin düşüncelerine aşık olmadıysa gerçekten boş yaşamışsındır dostum* -

         

24 Mart 2014 Pazartesi

düşünmek ile 'düşünmek' arasında ki fark.

 Her türlü görüşe sahip olan insanlarla konuşuyorum muhabbet ediyorum. Ama bir türlü kendi düşüncelerinden başka bir düşünceyi kabullenmek istemiyorlar. Neden ? Çünkü onlara böyle öğretilmiş. Bana göre çağımızın en büyük sorunu bu. -Kendi düşüncem en kral,diğerlerinin ki beni ilgilendirmez.- Böyle düşünmeyi artık bırakmanın zamanı gelmedi mi ey gerizekalılar? Az düşüyorsunuz hem de en az!

 Yapılan araştırmalara göre erkeklerin,kadınlara oranla daha çok düşünmesi gerekirmiş. Mesela sevgilisiyle buluştu X erkeğimiz. Kızın nasıl geleceğini,nerede buluşacaklarını,ne yemek yiyeceklerini,hangi filme gidecekleri gibi bir sürü ekşın düşünmesi lazım. Y kızımız ise sadece erkeğin yanında olmayı düşünüyor. Ama şöylede bir şey var. Yaptığım tespitlere göre az düşünen erkekler hep en güzel kızlar götürüyor. Böyle adalet olmaz arkadaş. Ben burada karşımda ki kızı kırmamak için şekilden-şekile girerken adam tek bir düşünce yapısı ile kızı götürüyor. İşte böyle olaylar bana çok koyuyor.

 Düşünemiyorsanız bile keşke düşünmüş gibi yapsanız. Belki bu sefer toplumda daha çok söz sahibi olabilirsin. Kitap okuyun,kendinizi geliştirin. Çünkü kitaplarda ki aşkı gerçekte bulamıyacaksınız..